Siz ne yapabilirsiniz?
Burada bahsettiğimiz hayvan hakları mücadelesinin içinde olmayan, aktif mücadele yürütmeyen ama yaşanan hayvana şiddet olaylarından rahatsız olan ve tam olarak ne yapacağını bilemeyen insanlar.
Kötü niyetli değiller ama bizim kadar hayvanın tarafında da değiller. İnsan yaşamı onlar için biraz daha ön planda. Köpekler öldürülsün noktasına gelmezler ama köpekler sokaklarda değil, barınaklarda yaşasın noktasına çok uzak değiller. Çünkü barınak fikrinin ve koşullarının köpekler için iyi olduğunu düşünüyorlar.
Bu düşüncedeki insanlarla iki şekilde iletişim kurmalıyız.
Birincisi; onlara hem barınak koşullarının ne kadar kötü olduğunu göstermeli hem de barınak koşulları iyi olsa bile, her canlının özgürce yaşama hakkı olduğunu, hiçbir canlının barınakta, kafes arkasında yaşamak istemeyeceğini öğretmeli ya da hatırlatmalıyız.
İkincisi; bizim kadar sahiplenerek ve aktif bir şekilde olmasa da mücadeleye dahil etmenin yollarını bulmalıyız.
Bu yollar neler olabilir?
Bu noktada; ilk aklımıza gelen durum günlük hayatımızdaki karşılaşmalar olabilir. Sokağa çıktığımızda gözümüzün önünde birinin köpeğe tekme attığını gördüğümüzde ne yapıyoruz? Beslemediğimiz, umursamadığımız ama sokağın köşesinde yaşadığını, esnaf tarafından beslendiğini bildiğimiz köpeğin belediye tarafından çekiştirilerek götürüldüğünü gördüğümüzde ne yapıyoruz? Kafamızı çevirip yolumuza devam mı ediyoruz yoksa gidip tepki mi gösteriyoruz? Aslında ne kadar basit bir nokta. Bunu sadece hayvan açısından düşünmemek gerekiyor. Etrafımızda yaşanan bir şiddet olayına tepkimiz ne oluyor? Hayır, yapamazsın demek ve polisi aramak mı yoksa bana ne deyip yolumuza devam etmek mi?
“Siz ne yapabilirsiniz?” sorusunun ilk cevabı buradan çıkıyor. Eğer hâlihazırda tercih ettiğiniz uygulama, bana ne deyip kafanızı çevirip yola devam etmekse, bu tavrı değiştirerek işe başlayabilirsiniz. Tabii ki kimseye gücünü aşacak, zarar görmesine sebep olacak tartışmalara, kavgalara girmesini söylemiyoruz. Ama en azından tepkisini göstermesini ve polise haber vermesini söylüyoruz.
Bir başka nokta; etkisiz ve basit gibi görünse de küçük aile, arkadaş gruplarında konunun nasıl konuşulduğu. Böyle bir ortamda ne dediğimin ne önemi var diye düşünebilirsiniz. Ama mevzu o kadar basit değil. Bilginin doğru ya da yanlış şekilde yayılması tam olarak bu yöntemle oluyor. O küçük ortamda sizden çıkan bilgi, başka bir küçük ortamda başkasına ulaşıyor. O yüzden o masada örneğin köpeklerle ilgili bir konu başlığı açıldığında, “köpekler de özgür yaşayacak” sesiyle var olmanız çok değerli. Ağzımızdan çıkan kısa ve etkisiz gibi görünen böyle cümlelerin uzun vadede önemli etkileri oluyor. Tabii bunu yapabilmek, bu şekilde bir beyanı dile getirebilmek için bu bakış açısını öncelikle kendi içinize sindirmeniz gerekiyor.
Yapabileceğimiz bir başka şey; büyük ölçüde bilgisayar başında geçen hayatlarımızda iki dakikamızı yaşanan bir şiddet olayıyla ilgili Cimer başvurusuna ayırmak olabilir. Cimer başvurularının yer yer suç duyurusu gibi işleme alındığına bile tanık oluyoruz. Zaten bir sürü kişi yapmıştır gibi düşünmeyin. Belki herkesin gözünden kaçtı, sizin başvurunuz sayesinde konuyla ilgili soruşturma açılacak. Ya da başkaları da yaptıysa, bir başvuru daha yapılmış olması sürece her zaman güç katar.
Yine çok önemli bir başlık; sokak eylemlerine dahil olmak. Konu doğrudan bizi ilgilendirmese de yani doğrudan bir zararımız olmasa da adaletsiz olduğunu düşündüğümüz her konuda sokakta ses çıkarmalıyız. Sokak eylemleri konuya dikkat çekmek bakımından en etkili yöntemlerden biri ve bu eylemlerde +1 her zaman çok değerli.
Sosyal medya kullananlardan beklentimiz zaten çok net. Bol bol paylaşım desteği. Konu ne kadar fazla insana ulaşırsa, tepkinin gücü de o kadar artar.
Belki de burada bahsettiğimiz başlıkların hepsini insan hakları odaklı konularda yapıyorsunuz. Radarınıza hayvanları da almanızın zamanı geldi de geçiyor. Gözümüzün önünde köpekler yok ediliyor. Herhangi bir mecrada çıkaracağımız ufacık ses çok değerli ve mücadeleye güç katar.
Bu aşamada mutlaka; “peki siz çocuklar için ne yapıyorsunuz” düşünceleri kafasında uçuşmaya başlayanlar vardır. Aslında bu, muhatap alınıp cevap verilecek bir soru değil, çünkü kimse bir kadın hakları aktivistine, çocuklar için ne yapıyorsun diye sormazken, bize böyle bir sorunun gelmesi, pek iyi niyetli değil. Ama soru işareti kalmasın diye kısa bir cevap verelim. Hayvan hakları mücadelesi hayatımızın ana parçası, bu mücadelenin yürütücüsü konumundayız. Ancak; elimizden geldiğince tüm hak mücadelelerine yukarıda anlattığımız minvalde destek veriyoruz. Özellikle bir mücadelenin tam göbeğinde olunca, dışarıdan gelecek ufacık desteklerin neler olabileceği ve ne kadar değerli olduğu konusunda daha net fikir sahibi olabiliyoruz ve diğer hak mücadeleleri bakımından ona göre hareket etmeye çalışıyoruz.
Ama her şey bir yana ne yaptığımızdan ziyade ne yapmadığımız çok daha önemli. Biz hiçbir hak mücadelesinin mağdurunu yemiyoruz, giymiyoruz, ona zarar verilmesinin aracı olmuyoruz. Peki sizin bu anlamda hayvanlarla ilgili yapmamayı başardığınız neler var?
Barış Karlı