Köpekler üzerine…
Yaşam hakkı, özgürlük, öldürme, yok etme, hapsetme vb. birçok eksende tartışmalar devam ediyor.
Bir tarafta Hayvanları Koruma Kanunu; yirmi yıldır kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat diyor.
Bir tarafta hayvan hakları savunucuları; yirmi yıldır belediyeler kanuna uymuyor, geçici hayvan bakımevi kurmuyor, kısırlaştırma yapmıyor diye sorunları dile getiriyor.
Bir tarafta köpeklerden korkuyorum, bunları toplayın, öldürün, yok edin, kısırlaştırma olmaz, tek çözüm öldürmek diye açıklamalar yapan, hatta kanundaki cezasızlıktan faydalanarak köpekleri direkt öldüren cahil, katil güruh.
Bir tarafta da siyaseten hangisinin doğru olduğundan emin olamadığı için hareketsiz kalan ama köpekleri öldürme seçeneğini de değerlendiren devlet kurumları.
Şuradan başlamak lazım. Hayvan hakları savunucularının kısırlaştırmayı bir çözüm olarak sunması çok basit görülüyor ama anlamının derinlerine inince ne kadar ağır ve onları zorlayan ama çaresizlikten dile getirdikleri bir öneri olduğu anlaşılıyor. Bir yanda yaşam hakkı bir yanda vücut bütünlüğünün ihlali. Aynı talep insanlar için dile getirilse nasıl tepkiler geleceğini bir düşünelim ve aslında bunun hayvan hakları savunucuları için dile getirmesi ne kadar zor bir talep olduğunu anlayalım.
Peki hayvan hakları savunucuları buna neden mecbur kalıyor? Köpeklerle birlikte yaşamı sürdürebilmek, kendinden başka hiçbir canlıya yaşam şansı vermeyen insan güruhunu susturmak, bu güruhun köpeklere yaptığı zulmü sonlandırmak için.
Hayvan hakları savunucuları şu an sorun diye nitelendirilen konuyla ilgili iddialı, yapıcı bir öneride bulunuyor ve bunu yirmi yıldır kararlılıkla dile getiriyor. Ama bu köpek düşmanı güruh yirmi yıldır bir kere bile kısırlaştırma demedi, bir kere bile belediyeler görevini yapmıyor demedi, şu anda aniden ortaya çıkıp öldürün de öldürün demeye başladı. Mevzuya böyle bakınca kimin samimiyetle çözüm aradığı kimin kan, katliam, çatışma peşinde olduğu net bir şekilde anlaşılıyor.
Gelelim biraz da yirmi yıldır görevini yapmayan devlet kurumlarına. Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girdiği 2004 yılından beri açık bir şekilde; her belediye geçici hayvan bakımevi kurmak, sokakta yaşamını sürdüren hayvanların kısırlaştırma, aşılama, tedavi işlemlerini yapmak zorunda demektedir. Buna rağmen binden fazla belediye aradan yirmi yıl geçmesine rağmen geçici hayvan bakımevi kurmamış, kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmek yerine hayvanları öldürmeyi tercih etmiştir. Geldiğimiz noktada da sanki mevzuya dair hiçbir suçları yokmuş gibi; çocukların, insanların güvenliği safsatalarıyla asli fail oldukları bu konuda suçlarını unutturmaya çalışmaktadır. Sadece belediyeler değil, yirmi yıldır kanunun ana organ olarak görev verdiği, belediyeleri denetle, kanunun uygulanmasını sağla dediği Tarım ve Orman Bakanlığı (yirmi yıl içinde farklı isimler aldığı dönemler oldu) da müşterek fail. Yirmi yıldır ne oluyor ne bitiyor, belediyeler görevini yapıyor mu diye sorgulamamış, denetlemek aklının ucundan geçmemiş Tarım ve Orman Bakanlığı şimdi komisyon kurmuş çözüm arıyor. Hem de köpek düşmanı güruhtan bilgi alarak.
Biz tabii ki asıl dertlerini, kafalarındaki niyeti çok iyi biliyoruz. Daha önce bu bakanlığın bürokratları “sokakta köpek mi olur” gibi laflarla niyetlerini yer yer açık etti.
Yirmi yıldır kendi kurumuna kendi bürokratına işini yaptırmayı becerememiş devlet mekanizması, her şeyin ihalesini köpeklerin üzerine bırakıp köpekleri öldürmeye niyetlendi. Ancak kendilerine hatırlatmak gerekir ki, artık yıl 1910 değil, toplu katliam yapmak o kadar kolay değil. Bilgi, bilinç ve toplumsal tepki çok daha fazla. Kimse köpekler sürekli insanlara saldırıyor, kuduz vakıaları arttı, Avrupa bu işi çözmüş yalanlarına inanmıyor. Google’a yazıp gerçeği iki saniyede öğrenebiliyor. O yüzden ilgili kurumlar artık toplumu salak yerine koymaktan vazgeçip, yirmi yıldır yapmadıkları şeyi yapıp kanunu uygulamaya başlarlarsa zaten ortada böyle bir gündem kalmayacak.
Sonuç olarak şu an devlet kurumları köpek düşmanı güruhun gazına gelmekten vazgeçip sorunu iyi tanımlamalı ve buna bağlı olarak çözümü doğru belirlemelidir. Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesi içeriği itibarıyla sokakta yaşamını sürdüren hayvanlar için doğru bir maddedir. Sorun maddenin varlığıyla ilgili değil, uygulanmamasıyla ilgilidir. Hem de bir süredir vs. değil, yirmi yıldır uygulanmamasıyla ilgilidir.
Biz yirmi yıldır olduğu gibi 6. maddeye dokunmayın 6. maddeyi uygulayın demeye devam edeceğiz. 6. maddeye müdahale olursa da mücadelemizin 6. maddeyle başlamadığını, 6. maddenin ortadan kalkmasıyla da bitmeyeceğini herkese göstereceğiz. Her zaman yaşam ve özgürlük diyeceğiz.
Barış Karlı
Hayvanlara Adalet Derneği