Barınaklar hobi bahçesi değildir!
BBilenler bilir “köpek barınakları” denilen ve yasada aslında “geçici tedavi ve rehabilitasyon merkezi” olarak tanımlanan köpek doldurulan yapılara maalesef “barınak” denile gelmiş. Barınmak, huzurla, sağlıkla yaşamak gibi kavramları anımsatan “barınak” adı aslında ne kadar da yanlış.
Neyse bu konuları uzun uzun tartışıyoruz yıllardır. Benim demek istediğim Ankara’da korkunç şeylerin yaşandığı bir barınakta, bu barınağın sözde! bir gönüllüsünün söyledikleri. Veteriner hekimler, çalışanlar, gönüllüler, nedense aynı yerde çalışanlar hep birbirini kollar. Hep böyle olmuştur. Adil olmaktansa “DAHİL” olmayı tercih ederler çoğunlukla. Bu gönüllü de son derece soğukkanlı bir şekilde “canınız isteyince hastaneye gidemezseniz barınağa da gidemezsiniz” diyor. Sonunun nereye varacağını bilmeden konuşuyor işte. Köpekler ölümüne esir edilmiş orada, giriş çıkış ziyaret rahat olsa bizler, yani gönüllü insanlar delirmiş mi, her saat oraya gelip olay çıkarsın. Vallahi aklım tutuşacak bu sahte ve bilgisiz insanların ulu orta konuşmasından. Okula hastaneye camiye girilmeyebilir her an evet; fakat köpekleri hasta sakat esir ettiğiniz yerlerde onların yanında olabilmeliyiz. Olayı nasıl da burasından tutmuş. Sürekli kamu kurumuna elini kolunu sallayıp giremezsin diyor, ama unutuyor ki kamu hepimizin ve orada ölüme yatırdığınız köpekler de öyle. Daktilo sesi gibi konuşup duruyor.
Sözün özü; barınaklar, yani şehirlere rehabilitasyon merkezi diye yapıp hayvan hapishanesine dönüştürülen bu yerler onlara ulaşacağımız tek yerdir. Kamu kurumu ise kamuya açık olmak zorundadır. Bir cami, okul ya da devlet dairesi ile kıyaslanamaz. İçerde can var can. Üstelik suçsuz masum zararsız canlıları ölüme yatırdığınız yer orası.
Sıradan biri çıkıp “ay burası çok iyi, çok güzel, gönüllüler yalan söylüyor” dedi diye inanıp tüh bari geri gidelim mi diyeceğiz? Elbette hayır. Bu hayvanlar kimsenin tekelinde değil. Bugün 5199 Sayılı Yasa olmasa bile biz onları korumaktan vazgeçer miyiz? Ki 16 yıl önce yasa yoktu ve yine sokaklarda, tüfeklerin arabaların önünde onları koruyorduk. Şimdi biri çıkıp saçma sapan konuşup tüm gönüllüleri sözde! açıklamalarıyla gömdü diye mi susacağız. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı elbette gereğini yapmak durumundadır.
Yalan yanlış beyanlara, aklayıcı sahte açıklamalara ihtiyaç mı var Sayın Yavaş? Birkaç kelimenize bakar. Koltukların sallanması, canların güvenliği gerçekten birkaç kelimenize bakar. Evet kolay değil, yoğunsunuz, dert binbir olmuş koca şehirde. Ama bunlar da can can. En yakınınız yetkiliniz ya da güvenilir sandığınız insanların “kredisiyle” karar vermeyin. En çok da buralardan gelir hatalar.
Biz bu köpeklerimizi ölüme ve hastalığa bırakmayacağız. Lütfen bizim ve onların yanında olun.
Av. Hülya Yalçın