Türkiye’de Hayvan Hakları Eylemleri Üzerine Tartışma Toplantısı – Selver Sezen Kutup
*Devam eden yazı toplantı katılımcılarından Selver Sezen Kutup tarafından kaleme alınmış olup yazının orijinali şu linkten okunabilir.
14 Aralık 2017’de HAD (Hayvanlara Adalet Derneği) çağrısıyla bir grup hayvan hakları savunucusu Kale Vegan Restobar’da bir araya geldi. Toplantının gündemi “Türkiye’de hayvan hakları eylemlerinin başarısı/başarısızlığı”nı tartışmak olarak belirlendi. “Türkiye’de hayvan haklarıyla ilgili eylemler neden başarılı olmuyor? Nerede hata yapılıyor? Ne yapmalıyız?” minvalinde sorulara cevapların arandığı, olası çözümlerin tartışıldığı toplantıya HAYDİ (Hayvanlarla Dayanışma İnisiyatifi), Kadıköy Kent Konseyi, TVD (Vegan ve Vejetaryenler Derneği Türkiye), BuHay (Boğaziçi Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğu) gibi çeşitli kollektiflerden temsilcilerin yanı sıra bağımsız hayvan hakları aktivistleri katılım gösterdi.
Yaklaşık on beş kişilik grubun tanışmasıyla başlayan toplantıda ilkin hayvan hakları eylemleri için yapılan çağrıların daha geniş bir zemine yayılması önerisi ile söz açıldı. Eylemin düzenleyicileri ile eylemin katılımcıları arasındaki aktarımların kısıtlılığı, düzenleyici grupların basın açıklamasından atılacak sloganlara kadar pek çok konuda çoğunlukla bilgilendirici/yönlendirici olmayışının katılımcılarda neye davet edildiğini tam olarak bilememe sorunu yarattığı, yine de hayvanlar için bir araya gelmenin önemsenerek her türden eyleme destek verilmeye çalışıldığının altı çizildi.
Eylemlerin organizasyonel yetersizlikleri; ilanların bazen yalnızca sosyal medyada yer bulması fakat yerelde afişleme/yazılama/çağrıya çıkılmaması, eylemi gerçekleştiren grubun bir haftada sayısız örneğini gördüğümüz katliam/hak ihlali/yasal olmayan uygulamalar karşısında reaktif davranarak acelece eylem düzenlediği fakat aynı günde farklı çağırıcıların da eylemlerinin/organizasyonlarının bulunduğu hâllerde, hâlihazırda katılımcısı yüksek olabilecek etkinliklerin katılımcı sayısını düşürdüğünün hesaba katılmadığı dillendirildi.
Basın açıklaması sırasındaki teknik yetersizlikler; okunanların/söylenenlerin duyulmaması, çağırıcı grup dışındaki şahsi paylaşımların meselenin çok boyutluluğunu aktarabilecek olsa da bir şekilde itibarsızlaştırılması, “serbest kürsü”ye imkan tanıyacak paylaşım zeminlerinin kakofoniye dönüşerek meram anlatmakta yetersiz kalması gibi sorunlar dile getirildi. Bunlara ek olarak organizasyonun gerçekleştiği mekân/zamanda kuralların yeterince belirli olmayışının eylemlere hayvanlarla gelmek, düdüklerle civardaki hayvanları korkutmak/rahatsız etmek gibi sonuçlara yol açtığı tartışıldı. Bu noktada eylemlerin organizasyonundan icrasına kadar ciddî bir politik dili yakalaması gereği, ortak aklın mümkün olduğunca belirlenimli ve bir o kadar yaratıcı biçimlerde eylemler tasarlamasının imkânları tartışıldı.
Organizasyonel dertlerin ardından eylemlerin söylemsel ortaklığının kurulamadığı konusunda, eylemlerin içeriklerine ilişkin görüşler bildirildi. Dertlerin, taleplerin, yaptrım önerilerinin yeterince belirli ve açıkça ifade edilmemesinden ötürü hak ihlallerinin, eyleme şahit olanlara doğrudan aktarılamadığı, eyleme katılmayanları çağırmakta başarısız olunduğu ifade edildi. Bu noktada söylemde ortaklaşmak ile söylemlerin çoğullaşması arasında bir tercih yapmanın gerekip gerekmediği, temel taleplerin ve ortak zeminin yaratılmasının elzemliği gündeme getirildi. Hayvan mücadelesinin ideolojiler-üstü, ideolojiler-dışı ve/ya doğrudan ideolojik olup olmadığı yönünde verimli tartışmaların yaşandığı toplantıda, paydaşların ait oldukları, temsil ettikleri siyasetlerin farklılığının kısıtlama değil imkân olabileceği, bu çoğulluğun doğrudan bir “hayvan hakları savunuculuğu” zeminine nasıl tercüme edileceğine dair düşünmek gerektiği önerileri konuşuldu.
Burada belki ortak dertler, ortak hedeflerden yola çıkarak benimsenebilecek ortak söylemin, en temelde; “yaşam hakkı temel haktır”, “hayvanlara yönelik şiddet kabahat değil, suçtur”, “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu eksikleri düzeltilmek ve iyileştirilmek şerhiyle derhal uygulamaya koyulmalıdır” gibi taleplerde tüm aktivistlerin ortaklaşabileceği savunuldu. Son zamanlarda toplumsal bir şiddet sarmalının içinde sıklığının arttığına tanıklık ettiğimiz hayvan hakkı gasplarına karşı öncelikli ve en çok aciliyet arz eden gündemin, hayvana yönelik şiddetin TCK (Türk Ceza Kanunu) kapsamına alınması olduğu konusunda uzlaşıldı ve farklı oluşumların bu gündem etrafında bir araya gelmeleri, farklı mecralarda bu talebin gündemde tutulması ve baskı mekanizması yaratılması imkânları üzerine konuşuldu.
Eylem biçimlerinin spesifik/acil/orta-uzun vadeli/genel eylemler gibi tasnif edilerek çalışmaların bu yönde yapılması gereğinde ortaklaşılan toplantıda, pek çok hayvan savunucusu oluşumun temsilcilerinin katılımıyla oluşturulabilecek profesyonel bir eylem grubu ihtimali üzerine düşünüldü. Bu sayede aynı “olaya” dair başlatılan çok sayıda imza kampanyasından eylem çağrıcılığına, katılımı düşüren ve karışıklığa sebep olan bölünmelerin ortak bir deklarasyon ve eylemlilik ile vuku bulup bulamayacağı düşünüldü. Hem hak savunucularının taleplerdeki ortaklaşma yetersizliklerinden hem de kitleselleşen eylemlerin sujesi hayvanları tehdit etme ihtimalinden ötürü profesyonel eylem grubu fikri bir sonraki toplantıda tartışılmak üzere ertelendi.
Bir sonraki çağrının toplantı tarihinden çok daha önce yapılarak duyurulmasına, böylece katılımcı sayısının arttırılmasına dair fikir birliğine varıldı. Türkiye’deki hayvan hakları eylemlerine ilişkin dertleri, önerileri, fikri ve arzusu olan tüm hayvan hakkı savunucularının bu türden toplantılara bizzat katılmasının önemi üstünde duruldu.
Hayvan hakları hareketinin kent hareketleri ile kesişimsellikleri vurgulanarak yerleşik iktidar biçimlerine mesafesini koruyan, muhalif söylemler üretme kudretini kendinde barındıran, talepleri kitleselleşebilen ve yaptırım gücü kazanan eylemlilikler gerçekleştirmek umuduyla; bu ilk toplantıdaki gibi açıcı fikirlerin, karşılaşma zeminlerinin daha sık yaratılması temennisiyle toplantı sona erdi.
(*) HAD üyesi. Zeynep Gizem Haspolat’a katkıları için teşekkürler.