KÖPEKLER İPİN UCUNDA MAHŞER YASASINA SAATLER KALA…
Neredeyse tüm sokaklarda adlarını herkesin bildiği köpekler yatardı. Sadece adlarını değil, herkes huyunu suyunu da bilirdi onların. Kentin mahallenin sakinleriydi onlar her zamanki gibi. Sevenleri gibi sevmeyenleri de vardı, ama yanlarından gelir geçer giderlerdi.
Her manavın kasabın önünde uzanır yatar, karınlarını güneşe verir, sevmek isteyenlere güvenle göbeklerini gösterirlerdi, her zamanki gibi.
Çocuklar köpeklerle öyle dosttu ki, yetişkinler özenirdi. Koşar oynar, okula kadar onlarla gider, onları okul kapısından bırakıp mahalleye dönerlerdi o köpekler. Akşam yine okul kapısına kadar gidip kuyruklarını sallayarak beklerlerdi dostlarını.
Kentleşme ile başlayan uzun beton binalarda yaşama zorunluluğu bu kent sakini güzel köpekleri de zorladı hepimiz gibi. Önünde yatacak manav kasap azaldı gitgide. Çocukları yakın bile olsa okula götürecek “servis modası” yayıldı. Kaçamadı kimse bundan. Kimse de direnmedi aslında.
Bir şekilde mutlu mutsuz demeden herkes uydu çağa. Ama köpekler, kediler… onlar anlayamadı olanı biteni. Her yer beton, her yer araç, bina kalabalık doluyordu… İyi insanlar azalıyordu sanki. Sonra bir yasa yazıldı. Onları hava şartlarından, yeni gelişen kent şartlarından olası insan kötülüklerinden korumak içindi bu yasa. Adına Hayvanları Koruma Kanunu dendi. 2004 yılıydı. Köpek kedi ve diğer tüm hayvanları dost bilenler bu yasayı kullanarak çalışmaya başladı.
Fakat sanki yasa çıkmamış gibi kötülükler arttı; hayvanlara işkence edenler, sürükleyen, zehirleyen, kurşunlayan, hatta tecavüz eden insanlar bir türlü hapse atılamıyordu. Kamu vicdanında mahkum insan eliyle yazılan kanunda “serbest”. Üstelik köpeklere yardım etmesi gereken, bakma sorumluluğunu bizlerle paylaşacak olan yerel yönetimler hiç çalışmadı. Onlara da ceza yoktu.
Yıllar boyu süren çabalarla 2021 yılında birazcık düzenleme yapıldı. Yeni barınaklar (kalıcı tutmamak şartıyla geçici yaşam alanı gibi) rehabilitasyon merkezleri; cezalandırmada yeni düzenlemeler, sahipli sahipsiz ayrımının kalkması, hayvanların artık mal değil can olarak değerlendirilmesi gibi yeni metinler eklendi kanuna.
Heyhat yine uygulayan da olmadı, uygulamayana ceza veren de çıkmadı. Yine başladık 2004 öncesi gibi sokak korumalarına, mahalli gruplarla aksiyon almaya. Birileri köpekleri öldürmek için iftira kampanyaları düzenledi. İnanmayabilirsiniz ama köpekleri kötülemek için cebinde dışkı taşıyan insan bile basına yansıdı. Sonrasında “şer odaları” kurup “kuduz yayalım, korkutalım milleti, her olayı köpeklere bağlayalım, infial yaratalım, hatta köpekleri ürkütüp saldırtalım videolar çekelim, devlet arkamızda” diye konuşan müptezeller gördük bu süreçte. İnanılmaz ama gerçek. Bütün bunlara bir de normal bir ülkede sıradan sayılabilecek çocuk köpek ikilisinin bulunduğu talihsiz olaylar eklenince ülke ayağa kalktı. Çocukların umurunda bile olmadığını bildiğimiz şer odakları masum çocukların ölüsünü dirisini kullanarak, acılarından korkularından “kan şerbeti” yaparak hiç durmadan köpek düşmanlığını körükledi.
Geldiğimiz noktada ülkemizi bu açıdan, 2004 yılı değil, yaklaşık 50 yıl geriye düşüren yeni bir yasa metni yazıldı. Günlerdir her hatası çıkartıldı, her defosu ortaya döküldü, milletin çoğu isyan etti, köpekler kadim Anadolu kültüründe bizim yoldaşımızdır dendi. Barınaklarda ölümden başka seçenek olmadığı binlerce kez anlatıldı. Aktivistler, hayvan dostları o sevimsiz buz gibi meclisin taş duvarlarında sabahladı, giremeyenler bahçede sokakta dayanışmaya yürek verdi.
Ülkenin her yerinden milyonlarca insan sokaklara döküldü ne oluyor diye. Son olarak bu akşam Kadıköy İstanbul’da 15.000’den fazla kişi “yasayı geri çek”, bu yasa yasa değil katliam diye isyanını haykırdı. Tüm muhalefet vekillerine vebal bağladık. Tüm iktidar vekillerine de öyle. Canla başla uykusuz saatlerce mecliste komisyon çalışmalarına katılan herkesin emeği kutsal ve takdire şayandır.
Ve geldik bugüne. O tüm köpekler öyle ya da böyle öldürülecek diyen “MAHŞER YASASI!” nın oylanmasına saatler kaldı. Hepimiz tedirginiz. Üç beş şuursuz köpek düşmanının sevinmesi utancına ortak kimse yok. Onlar kötülükleriyle yaşamak zorunda oldukları için başka ceza da gerekmez.
Köpekler…. Milyonlarca yıldır sadece bizim değil tüm dünya milletlerinin can yoldaşı, insanın en sadık arkadaşı… KÖPEKLER İPİN UCUNDA. Yazarken bile utanıyor, rahatsız oluyorum. Gerçek değilmiş gibi geliyor. Daha birkaç yıl önce Romanya, Mısır vb. gibi nispeten geri kalmış ülkelerde gördüğümüz manzaralar ülkemize layık görülüyor. Daha yasa çıkmadan tüfeğini kapan barbar ve ezik insanlar köpek öldürerek kahraman olacağı zannıyla sokağa çıktı bile. Az da olsa varlar.
Görünen o ki, köpekleri hayatta tutabilmek için 2004 öncesi gibi sokak savaşlarına koşacağız yine. Tüfeklerin, zehirlerin önüne duracağız. Emeklisi, öğretmeni, memuru, esnafı… Tıpkı o zamanki gibi.
Köpekler ipin ucunda. Bu noktaya nasıl gelindi binlerce sebebi var ama biz şu an sadece onları kurtarmaya odaklanıyoruz.
Mahşer yasasına saatler kala olan biten bu. Belki bir şey olur… Kim bilir… Köpeklerin ahıyla öyle bir şey olur ki kimsenin köpek peşine düşecek hali kalmaz da bu yazı da anılara düşer gider. Keşke…
KÖPEKLER İPİN UCUNDA. Mahşer yasasına saatler kala… Bizler İSLİM ÜSTÜNDEYİZ.
Yıl 2024 yer Türkiye Cumhuriyeti ve köpek katliamı yasası gündem olmuş, #kaydagecsin.
Av. Hülya Yalçın