Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin Değerlendirmesi
Madde 4 – Ev hayvanı satış yeri düzenlemesi
Kanun teklifinde; ev hayvanı satış yerlerinde kedi ve köpek bulundurulmayacağı ancak buralarda Bakanlıkça izin verilen ev hayvanı üretim yerlerindeki kedi ve köpeklerin satışının yapılabileceği yer almaktadır.
Ev hayvanı satış yeri, üretim yeri ya da adı her ne olursa olsun herhangi bir yerde hayvan satışı tamamen yasaklanmalıdır. Genel gerekçede, işbu kanun teklifinin yasalaşmasıyla, kanunun genel bakışının hayvanların mal ya da eşya olarak kabul edildiği anlayıştan bir can olarak kabul edildiği anlayışa evrileceği şeklinde iddialı bir giriş yaptıktan sonra madde detaylarında hayvanların bir eşya gibi satışını devam ettirmek çelişkili ve yanlıştır.
Ayrıca; teklifin çeşitli noktalarında bahsi geçen sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına alınması amacının gerçekleşebilmesi için, terk etmeye getirilen yaptırıma ek olarak, hayvan satışının tamamen yasaklanması ve sokaktan yuvalandırmanın desteklenmesi gerekmektedir. Uygulamada sokağa terk edilen hayvanların büyük çoğunluğunun ev hayvanı satış yerlerinden satın alınan hayvanlar olduğu, bunun önüne sadece terk etmeye yaptırım getirerek geçilemeyeceği, bunu başarmak için hayvanların eşyalara özgü alım-satım silsilesinden tamamen çıkarılması gerektiği unutulmamalıdır.
Madde 5 – Tehlike arz eden hayvanlar düzenlemesi
Kanun teklifinde; “tehlike arz eden hayvan” tanımı korunmakta, hangi hayvanların tehlike arz ettiğini belirleme yetkisi Bakanlığa verilmekte ve yasak fiillere “beslemek, barındırmak” ibareleri de eklenmektedir.
Hiçbir köpek “tehlikeli, yasaklı” gibi ifadelerle tanımlanmamalıdır. Köpeklerin hangilerinin tehlikeli kabul edileceğini belirleme yetkisi, çok geniş ve kötüye kullanılmaya müsait bir takdir yetkisidir. Böyle bir konuda hiçbir kurum kanunla sınırlanmamış bir yetkiye sahip olmamalıdır.
Bu konuda yapılacak düzenleme, bu hayvanları dövüştürenlerin onlara erişimini, ticaretini, üretimini yapmalarını engellemeye odaklanmalı, herhangi bir süre sınırı olmadan korumak amacıyla evine alan iyi niyetli insanlara engel olunmamalıdır.
En önemli konulardan biri de; hâlihazırda geçici hayvan bakımevinde bulunan ve uygulamada dövüştüren insanların elinden kurtarılacak bu tanıma dahil hayvanların yuvalandırılmalarının önünün açacak bir düzenleme de yapılmalıdır.
Madde 9 – Doğal yaşam parkı düzenlemesi
Kanun teklifinde; hayvanat bahçesiyle ilgili maddeye “doğal yaşam parkı” şeklinde bir tanım eklenmektedir.
Kanun teklifinden beklentimiz hayvanların hayvanat bahçesi adı altındaki esaret alanlarında kapalı tutulmalarının yasaklanması iken, doğal yaşam parkı adı altında yeni bir esaret alanının oluşturulması doğru olmamıştır. Bahsi geçen doğal yaşam parkının hangi hayvanlar için hangi amaçla hangi kurum tarafından kurulabileceğinin belirsiz olması, keyfi ve kötü niyetli uygulamalara yol açacaktır. İsim değişikliği yerine bu tür sınırlandırılmış mekanların tamamen yasaklanması gerekir.
Madde 11 – Adli yaptırımlar ve şikayet şartı düzenlemesi
Kanun teklifinde; getirilen hapis cezalarının alt sınırları, bir hayvan neslini yok etme hariç üç ay ile bir sene arasında değişmekte, suç olarak tanımlanan fiillere ilişkin soruşturma açılmasının, suçüstü hâlleri hariç, Tarım ve Orman Bakanlığı ve hayvan sahibinin şikayetine bağlı olacağı belirtilmektedir.
Kanun teklifine hapis cezası yazmaktan ziyade bunun uygulanabilirliğini güvence altına almak gerekmektedir. Üç ay, altı ay, bir yıl ya da iki yıl hapis cezası alan bir fail cezaevine girmeyecek ve bu nedenle gerçek anlamda caydırıcı bir yaptırıma maruz kalmayacaktır. Uygulamada yaptırımı etkisiz bırakacak bu problemin alt sınırı yüksek tutmak gibi basit bir çözümü varken bunun yapılmaması, göstermelik bir düzenlemenin amaçlandığı izlenimi yaratmaktadır.
Buna ek olarak; terminoloji anlamında büyük bir hata olan “hayvanla cinsel ilişki” ifadesi yerine “hayvana cinsel saldırı” ifadesinin kullanılması gerekmektedir.
Suçüstü hâli olsun ya da olmasın hayvana karşı işlenen suçlarda genel soruşturma hükümleri uygulanmalı ve Savcılık resen ya da gerçek-tüzel herhangi bir kişinin ihbarı üzerine harekete geçebilmelidir. Bu şekilde bir muhakeme şartı anayasal ihbar ve şikayet hakkına aykırılık teşkil etmekte ve teknik bir alan olan soruşturma görevinin Savcılık dışında aracı bir kuruma verilmesi temel ceza hukuku prensipleriyle bağdaşmamaktadır.
Ayrıca; hâlihazırda hayvana yönelik fiillerde idari yaptırım uygulamakla görevli kurum olmasına rağmen bu görevini doğru düzgün yerine getirmeyen Tarım ve Orman Bakanlığının ihbar-şikayet sürecinde aracı kurum olarak da görevini layıkıyla yerine getirmeyeceği, keyfi ve kötü niyetli sonuçlar ortaya çıkacağı aşikârdır.
Madde 13 – Kara ve su sirkleri düzenlemesi
Kanun teklifinde; kara ve su sirklerinin yenilerinin kurulması yasaklanmış, mevcutların kapasite artırımına gitmeden faaliyetlerine devam edebilecekleri belirtilmiştir.
Kara ve su sirklerinin yenilerinin kurulmasının yasaklanması olumludur ama mevcutların da bir ticari işletme olarak varlıklarını sürdürmemesi, bu alanların hayvanlar için rehabilitasyon merkezlerine dönüştürülmesi gerekmektedir. Çünkü bu işletmelerin varlıklarını sürdürmesi denetimsizlikten dolayı suistimale yol açacaktır.
HAYVANLARA ADALET DERNEĞİ