APARTMANLARDA VE SİTELERDE YAŞANAN HAYVAN HAKLARI İHLALLERİ
Apartmanlar ve siteler her zaman çok sayıda hayvan hakları ihlallerinin yaşandığı alanlar. Ancak, pandemi sürecinde buralarda yaşanan ihlallerin sayılarında artış yaşandı. Bu durumun yaşanmasında pandemi sürecinin başında virüsün kedilerden ve köpeklerden insanlara bulaştığı yönündeki yanlış bilgi etkili oldu. Bu yanlış bilgi, insanları kedilere, köpeklere düşmanlaştırdı. İnsanlar, pandemi sürecinin öncesinde rahatsızlık dıymadıkları, hatta besledikleri hayvanlardan rahatsızlık duymaya başladılar. Veteriner hekimler ve doktorlar yaptıkları açıklamalarla virüsün kedilerden ve köpeklerden insanlara bulaşmadığını net bir şekilde ortaya koydular. Ama bu açıklamalar bile ihlalleri durdurmaya yetmedi.
Apartmanlarda ve sitelerde problem iki versiyon halinde yaşanıyor. Birincisi; bağımsız bölümlerde yaşamlarını sürdüren hayvanlara yönelik ihlaller. İkincisi; ortak alanlarda yaşamlarını sürdüren hayvanlara yönelik ihlaller.
Bağımsız bölümlerde yaşamlarını sürdüren hayvanlara yönelik ihlallerde, ihlal süreci; bağımsız bölümün kapısına belediye görevlisinin gelmesiyle başlıyor, bu şekilde çözüm elde edilemeyince hayvanın taşınmazdan uzaklaştırılması için açılan dava ile devam ediyor.
Öncelikle şu esası vurgulayalım. Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan kimse bağımsız bölümde yaşayan hayvana müdahale edemez. Bu durumun tek istisnası, hayvanın kötü muameleye maruz kalıyor olmasıdır.
Peki mahkeme süreci nasıl işliyor? Eskiden mahkemelerin tek yaptıkları şey, apartmanın ya da sitenin yönetim planına bakmak ve yönetim planında bağımsız bölümde hayvan beslenmesini yasaklayan bir madde varsa, hayvanın taşınmazdan uzaklaştırılmasına karar vermekti.
Bu noktada biraz da yönetim planından bahsetmemiz gerekiyor. Nedir bu yönetim planı? Kat Mülkiyeti Kanunu’ndaki tanımına göre; bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşmedir. Maalesef bütün kat maliklerini bağlayan bu yönetim planı, birçok taşınmazda, inşaatın tamamlanmasını takiben müteahhit tarafından kırtasiyeden alınıp tapuya verilen, kat maliklerinin içeriğinden haberlerinin olmadığı bir belgedir. Değiştirilmesi için 4/5 çoğunluk gerektiği için, çoğu zaman değiştirilmesi de mümkün olmamaktadır ve kat malikleri içeriklerini kendi iradeleriyle oluşturmadıkları bu belgenin hükümlerine uymak mecburiyetinde kalmaktadırlar.
Mahkemeler, yönetim planıyla ilgili bu gerçeği göz ardı ederek ve dava konusunun bir canlı olduğunu unutarak yönetim planına dayanarak hayvanın bağımsız bölümden uzaklaştırılması yönünde karar veriyorlardı. Uzun yıllar süren mücadelenin sonunda; dava konusunun bir canlı olduğu, Hayvanları Koruma Kanunu’nun emredici hükümlerinin, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan ve bir sözleşme niteliğindeki yönetim planından üstün-öncelikli olduğu mahkemeler tarafından fark edildi. Artık çoğu mahkeme, bağımsız bölümde yaşamını sürdüren hayvanın çevresine rahatsızlık verip vermediği konusunda bir değerlendirme yapıp kararını ona göre vermektedir. Ama yine de biz yönetim planlarımızı bu kötü maddeden arındırmaya çalışalım.
İşin diğer boyutu ise; ortak alanlarda yaşamlarını sürdüren hayvanlara yönelik ihlaller. Bu konuda ihlal süreci; kedi-köpek kulübelerinin, besleme kaplarının çöpe atılmalarıyla başlıyor, hayvanlarla ilgilenen gönüllülerin tehdit edilmeleriyle devam ediyor ve hayvanların toplanarak yok edilmeleriyle ya da gönüllülerin darp edilmeleriyle zirve noktasına ulaşıyor. Hatta bazen, işi olayı haberleştirmeye gelen basın mensuplarını darp etmeye kadar götürerek zirvenin de zirvesine ulaşanlara tanıklık ediyoruz.
Bu konuda da esas kuralı vurgulayalım. Mülkiyet kavramı ve bunun neticesinde ortaya çıkan site, apartman vb. alanlar ile bunlara getirilen sınırlar, insanların yarattıkları garipliklerdir. İnsanlar gibi doğal yaşamlarını kaybetmemiş olan hayvanlar için böyle sınırlar geçerli değildir. Hayvanları Koruma Kanunu’nda açıkça belirtildiği üzere, hayvanların yaşam alanları, doğal olarak yaşadıkları yerlerdir. Hayvanların doğal olarak yaşadıkları yerler; sokaklar, site bahçeleri, apartman bahçeleri, okul bahçeleri, kaldırımlar yani her yerdir.
Onların yaşam alanlarına müdahale etme, yaşam alanlarını değiştirme hakkımız yok. Onları bulundukları yerlerden sadece onlarla ilgilenen gönüllüler ile belediyeler kısırlaştırma ya da tedavi amaçlarıyla geçici olarak alabilirler ve işlemler tamamlandıktan sonra aldıkları yere geri bırakmak zorundadırlar.
Bu nedenle; apartman ya da site yönetimleri tarafından alınan kedi sayısının azaltılması, köpeklerin toplanıp başka yere götürülmeleri gibi kararlar, Hayvanları Koruma Kanunu’nun emredici hükümleri karşısında kesin hükümsüzdür. İşi daha da ileriye götürüp karar almaya dahi gerek duymayıp, ortak alanda gönüllüler tarafından bakımları yapılan hayvanlara zarar vermeye kalan yönetimlerin ya da kat maliklerinin bu fiilleri hem Türk Ceza Kanunu’na göre suç hem de Hayvanları Koruma Kanunu’na göre kabahat teşkil etmektedir.
Ortak alanlara ilişkin diğer bir problem de, ortak alandaki hayvanların beslenme ve barınma ihtiyaçlarını gideren gönüllülerin yönetim tarafından engellenmeleri, koydukları mama kaplarının ve kulübelerin çöpe atılmalarıdır. Hayvanları Koruma Kanunu gereğince, ortak alanda yaşamlarını sürdüren hayvanların beslenme ve barınma ihtiyaçlarını gidermek gönüllülerin hem hakları hem de yükümlülükleridir. Hayvanları Koruma Kanunu açık bir şekilde, gönüllülere, sokaklarda, parklarda, bahçelerde vb. alanlarda yaşamlarını sürdüren hayvanların yaşamlarına belediyeler ile iş birliği halinde destek olma yükümlülüğü yüklemiştir. Bu nedenle; gönüllüler tarafından gerçekleştirilen hayvanların beslenme ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik faaliyetleri engelleme girişimleri ve bu yönde alınan kararlar Hayvanları Koruma Kanunu’nun emredici hükümleri karşısında kesin hükümsüzdür.
Hayvanları Koruma Kanunu’nun bu açık düzenlemeleri karşısında, apartman-site yönetimlerinin hayvanları nasıl uzaklaştırırız gibi hukuka ve ahlaka aykırı konulara kafa yormak yerine, hayvanların yaşamlarına nasıl destek oluruz gibi hukuka ve ahlaka uygun konulara kafa yormaları daha doğru olacaktır.
Yazıyı sonlandırırken, apartmanlarda ve sitelerde benzer sorunları yaşayan gönüllülere birkaç şey söylemek istiyoruz. Öncelikle cesur olun ve haklarınızı bilin. Bazen tek başınıza bin kişiye karşı mücadele ettiğiniz durumlar da yaşıyorsunuz ve çok zorlanıyorsunuz. Ama şunu unutmayın; cesur ve haklarını bilen bir kişi, bilgisiz ve kedilerle-köpeklerle birlikte yaşamayı öğrenememiş bin tane zavallıyla çok rahat mücadele eder. Biz de Hayvanlara Adalet Derneği olarak her zaman yanınızdayız.