Adalet Bakanlığı Hayvanları Koruma Kanunu Taslağına Dair Ortak Açıklamamızdır
Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü’nün 04.01.2018 tarih ve 84053534-2017-271.01.10-E.13/44 sayılı dağıtım yazısı ile hakkında görüş istediği tasarı metnine dair çekince ve görüşlerimiz aşağıda belirtilmiştir:
Bu haliyle tasarı, hayvanları ve onların haklarını korumaktan oldukça uzaktır. Tasarı, hukuki ve pratik anlamda çok sayıda muğlaklığı barındırmakta, vatandaşların anayasal haklarını sınırlandırmaktadır ve öngördüğü cezaların caydırıcı olmaması nedeni ile de günbegün artış gösteren toplumsal şiddeti önleyebilmek adına işlevsizliği ortada olan bir metindir.
1- Tasarı, belediyelerin sorumluluğunu göz ardı etmektedir ve bu durum belediyeler için cezasızlığa yol açacaktır.
Mevcut mevzuat kapsamında zaten koruması, aşılarını ve tedavilerini yapması gerekirken, hayvanları itlaf eden belediye çalışanları ile emri veren yetkililer hakkında taslak metinde hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Orman ve Su İşleri Bakanlığının mevcut uygulamada bile belediyeler üzerinde herhangi bir idari yaptırım uygulamadığı ve cezai yaptırım uygulanması için savcılığa başvurmadığı belgelerle sabit bilinen bir gerçekliktir. Toplu ihlal ve kıyımların başlıca faili olan yerel yönetimler, bu tasarıda cezai kapsam dışı bırakılarak ve haklarında herhangi bir cezai yaptırım uygulanması Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yazılı müracaat şartına bağlanarak adeta zırhlandırılmışlardır. Mutlaka yerel yönetimlerin de cezai sorumluluk altına alınmaları düzenlenmelidir.
2-Tasarıda yer bulan hapis cezaları ertelenebilecek, adli para cezasına çevrilebilecektir. Bu nedenle, cezai müeyyideler caydırıcı değildir.
Basına yansıyan açıklamalarda 4,5 yıl ceza öne çıkarılıyorsa da tasarı metninin tamamında görülmektedir ki “Sahipli veya sahipsiz hayvana acımasız ve zalimce muamelede bulunan veya eziyet eden ya da haklı bir neden olmaksızın öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası” öngörülmüştür. Ancak birden fazla hayvanın öldürülmesi halinde cezalar artırılarak 4,5 yıla kadar hapis cezası uygulanabileceği düzenlenmiştir. Hayvan hakları savunucuları ve hukukçular olarak talebimiz, hayvana yönelen şiddet eylemlerinin cezasının alt sınırının en az 2 yıl hapis cezası olmasıdır. Aksi takdirde verilen adli hapis cezaları para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Dolayısıyla iki yılın altında verilecek cezalar caydırıcılık bakımından yetersizdir.
3-Tasarıda “sahipli/sahipsiz” hayvan ayrımı kaldırılmış gibi gözükse de “sahipsiz” hayvanlara yönelik çoğu haksız fiilin yaptırımı, idari para cezası olarak belirlenmiştir. Suçların soruşturulması için “Orman ve Su İşleri Bakanlığından yazılı başvuru” şartı aranması keyfi uygulamalara yol açacaktır.
Tasarı, Bakanlığın yazılı müracaatı şartı korunarak yasalaştığı takdirde, sahipli hayvanlar için hayvan sahiplerinin; sahipsiz hayvanlar için ise Orman ve Su İşleri Bakanlığının müracaatı şartı aranacaktır. Sahipsiz hayvanlara yönelen şiddet eylemleri açısından Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın iş yükü çok artacağı için, mevcut durumda bile talebe cevap veremeyen Bakanlığın bununla başa çıkamayacağı açıktır. İster sahipli isterse sahipsiz olsun, hayvanlara yönelen her türlü şiddet eylemi için şikayet şartı kaldırılmalıdır. Hayvanların yaşama hakkını güvence altına almayı amaçlayan bir düzenleme, insanların şikayetçi olmaları şartına bağlanamaz. Konu cumhuriyet savcılıkları tarafından re’sen soruşturulmalı; bunun yanı sıra başta Türkiye Barolar Birliği, tüm il baroları hayvan hakları komisyonları, hayvan koruma STK’ları ve gönüllüler bu aşamada şikayetçi olabilmelidir. Bu konuda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun kapsamlı bir açıklaması da bulunmaktadır.
4-Hayvana tecavüz suçtur, faillere ertelemesiz hapis cezası öngörülmelidir.
Tasarıda hayvana tecavüz fiili açıktan suç olarak tanımlanarak cezalandırılmamıştır, bu fiil için sadece 2.000 TL idari para cezası öngörülmektedir. Hayvan bedeni ve psikolojisi üzerinde tarif edilemez yaralanmalara neden olan bu cinsel şiddet ve işkence fiili, idari para cezası ile geçiştirilebilecek bir suç değildir, mutlaka alt sınırı 2 yıldan az olmayacak şekilde ayrı bir başlıkla cezai müeyyideye bağlanmalıdır.
5-Hayvanlara karşı işlenen suçlar, tasarıda net olarak tanımlanmamıştır.
Yaralama, öldürme, eziyet, tecavüz, dövüştürme ve benzeri fiiller tek tek tanımlanmalı ve düzenlenmelidir. Bu maddeler insanlara yönelen şiddet eylemlerinde nasıl ayrı ayrı düzenlenmişse, hayvanlar için de öyle düzenlenmelidir. Ceza hukukunda suçta ve cezada kanunilik ilkesi vardır. Bu ilke gereğince, kanunun açıkça suç saymadığı bir konuda kimseye ceza uygulanamaz; kıyas yasaktır. Her fiilin tanımı ve kapsamı net olarak belirlenmeli, cezaları ayrı ayrı ve açıkça belirtilmelidir ki uygulamada karmaşa yaşanmasın. Mevcut taslakta bu düzenleme muğlak kalmıştır.
6-Tasarıdaki idari para cezaları yetersiz ve orantısızdır.
Tasarı ile değiştirilmek istenen idari para cezalarının miktarları orantısız bir şekilde belirlenmiş olup bu cezalar, hayvan hakları ihlallerini engellemek açısından oldukça yetersizdir. Mevcut Kanunda yasak olarak belirlenen haksız fiiller ile taslaktaki idari para cezaları karşılaştırıldığında, ciddi bir orantısızlık olduğu ve bu orantısızlığın da kanunun maksadı ve lafzı ile belirgin şekilde çeliştiği görülmektedir. Bu haliyle tasarıda yer alan idari para cezaları, hayvanlara karşı işlenen suçların önüne kesinlikle geçemeyecek, 700 TL’si olan her şahsa hayvanı terk etme, 2000 TL’si olan her şahsa, istediği kadar hayvana dilediğince tecavüz etme, işkence etme hakkını tanıyacaktır.
SONUÇ: Tasarı, hayvanlara gerçekten koruma sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.
Basında yer bulan ve ülkemizdeki haklara, yaşama saygılı, duyarlı insanlara “müjde” olarak duyurulan taslak, ne yazık ki hayvanların sorunlarını çözemeyecek, onlara karşı işlenen suçları engelleyemeyecektir. Yukarıda yer verdiğimiz başlıklar kapsamında, “hayvan”, “suçlar”, “cezalar”, “suçun failleri”, “idari ve adli soruşturma-kovuşturma yolları” konularının muğlaklıktan uzak, herkesin anlayabileceği ve kolaylıkla adalete ulaşabileceği şekilde net olarak tanımlanmasını ve tasarının, ülkemizi de bağlayan “Paris İlkeleri” ve “Sivil Toplumun Karar Verme Sürecine Katılımıyla İlgili İyi Uygulama İlkeleri” dikkate alınarak Türkiye Barolar Birliğinin, baroların hayvan hakları komisyonlarının ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınarak, hayvanlara gerçekten koruma sağlayacak şekilde düzenlemesini talep ediyoruz.
İMZACILAR:
– Dört Ayaklı Şehir
– Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)
– Hayvan Hakları ve Etiği Derneği
– Hayvanlara Adalet Derneği (HAD)
– Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED)
Aydın Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
Marmara Hayvan Hakları Federasyonu
Ege Hayvan Hakları Federasyonu
Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu
DOHAS – Tekirdağ
EDHAYKO – Edirne
İDOHA – İnegöl
L.Ç.HAYKODER- Lapseki
SİHAYDER – Silivri
Göktürk Hayvan Sevenler Derneği
Doğayı Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği- Kepez
CANDAN – İzmir
DOHAYKO-Çivril
KEÇİ – Akyaka
DİHAYKO-Dikili
BERHAYKO- Bergama
SEHAYDER – Seferihisar
DOHAYKO – Adana
Hatay Doğa ve Yaşam Derneği: HATAY
İSHAYKODER – İskenderun
AK-HAY-KOR – Aksaray
İSHAYKO – Isparta
BİYADER – Bir Can Bir Yaşam Derneği
Afyonkarahisar Hayvan Hakları Koruma Derneği
HAYDİKO – Artvin Hayvanları, Doğayı İnsanları Kor ve Yşt.Der
Burdur Hayvan Dostları Derneği
Tunceli HayKonfed – AnadoluFed Temsilciliği
Çankırı HayKonfed -AnadoluFed Temsilciliği
Diyarbakır HayKonfed – AnadoluFed Temsilciliği
Kırklareli -Büyükkarıştıran MarmaraFed Temsilciliği
DOHAYKO – KIRKLARELİ
DİDİM – EgeFed Temsilciliği
KUŞADASI – Egefed Temsilciliği
Anamur Hayvanları Koruma Derneği
Yard. Doç. Dr. Özlem DENLİ İstanbul Gelişim Üniversitesi
Listeye adımızın yazılmasını rica ediyoruz.Anamur Hayvanları Koruma Derneği
Bir masum cana işkence şiddet tecavüz gibi canilik yapılınca verilen ceza bu mu ? Bu olsa olsa takdir dir. Aferin devam edin der gibi.! Onların parasını da onlarıda istemiyoruz. Ceza gibi ceza istiyoruz.!!!