Balkanlar Kolejinde Hayvan Hakları Anlattık
Hayvanlara Adalet Derneği olarak hayvan hakları eğitim çalışmalarına başladığımızda, İstanbul’un 39 İlçesindeki tüm okulları hedeflemiştik. Ancak zaman faktörünü yeterince hesaba katmamışız. Yetişmekte zorlanıyor ama asla durmuyoruz. Ekibimizin hayvan hakları konusundaki inancı, gençlerin ve çocukların saf enerjisiyle birleşerek büyüyor. Her okul çıkışında resimlerde görünmeyen yürek çırpıntısı ve umut da aklınıza gelsin. Dip dalga müthiş. Kapılarda öğrencilere ve öğretmenlere alışkın köpekler karşılıyorsa bizi daha da mutlu oluyoruz. Çoğunda da var.
Bu defa Balkanlar Kolejindeydik. Okulun sosyal sorumluluk projeleri kapsamında oluşturulmuş öğrenci kulüpleri gerçekten takdire şayan. Hepsi pırıl pırıl ve kararlı. Kuş evleri, kedi köpek barınma yerleri, toplu beslemeler yapılıyor ve edebiyat sanat alanında da “hayvanlar” tema olarak seçiliyor çoğu kez. Hepsini bir kez daha tebrik ediyoruz.
Konuşmamıza “Biz neden buradayız, size ne anlatmak istiyoruz” diye başlıyoruz. Bir sürü avukat ve başka mesleklerden insanlar neden “hayvanlar için adalet” istiyor? Önce bunu konuşuyoruz. Gençlerde adalet, empati ve sorumluluk duygusu umulanın üstünde. Temelde insanla evlerde veya bahçede yaşama şansı olmayan hayvanların yaşadığımız çevrelerde nasıl besleneceği, korunacağı ve sağlık süreçlerinin takibinde gerekli bilgileri anlatıyoruz. “Kafesler neden var? Neredeler ve neden olmamaları gerekiyor?” diye soruyoruz ve açıklıyoruz. Fayton atlarının eziyetine son vermenin yolları, alt yapısı ve bu eziyetin herkes tarafından neden anlaşılmadığını konuşuyoruz. Önce görünür hale gelmesi gerekiyor bu eziyetin. Tabi sonra da sona erdirilmesi için gerekenler yapılmalı.
Mezbahaları ve orada yaşanan zulmü anlatmaya, “Anne demeden önce et demişim” diyerek başlıyor Av. Melike Özdemir Ballı. Çok da etkili, çünkü çoğumuz aradaki farkı geç anlıyoruz yediğimiz içtiğimiz konusunda. İterek değil, hemhal olup yan yana gelerek yapılacak hak mücadelesi. İnekler özgür olmalı evet. Yanındaki yavrusu da anneyle yeşil çayırlarda yaşamalı.
Bize hazırlanan masa ve sandalyeleri henüz hiçbir okulda kullanmadık. Çünkü salona, sınıfa dağılıyoruz. Aralarında sorular cevaplar ve doğrudan iletişimle bilgi paylaşımı yapıyoruz. O nedenle sonraki okulların hiç birinde bizi masada yan yana otururken görmeyeceksiniz. Yerimizde duramıyoruz.
Bıldırcın, tavşan ve kekliğin ortak özelliği, insanlar tarafından “av” adı verilen takip ve öldürme hareketiyle yok edilmeleridir. Bu nedenle “av cinayettir” diyoruz ve anlatıyoruz. Spor nedir bilen gençler avın asla spor tanımında olmayacağını ilan ediyorlar.
Teller ardına ölümüne kapatılmış hiçbir canlı mutlu olamaz. Daha az yiyecek bulsa da, bizimle yaşadığı yerlerde olmak ister. Özellikle de köpekler. Gençler bu konuda çok aktif. Onları yaşadıkları yerde besleyen, ailesiyle birlikte takip eden çok öğrenci var, umut verici. Slayt ve sunum sonrası sorular sorular sorular. İnanılmaz sorular karşısında biz “bile” bazen terliyoruz. Ve iyi ki öyle. Mutlulukla, heyecanla ve aslında hep birlikte öğreniyor, güçleniyoruz. “Adalet” tüm canlılar için. Koşulsuz ve şart. Kendi haklarımızı bilmekle başlayan bu yolculuğu seviyoruz. Ekip yeni bir okula doğru yollara revan oluyor sonra. Hepsi ilk gittiğimiz an gibi heyecanla.
Proje ekibine, sevgili öğretmenler ve öğrenci arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. İletişimimiz kopmayacak elbette.